21 Kasım 2011 Pazartesi

AİLEDE SEVGİ



Dünyanın kurulduğu, hayatın var olduğu günden bu yana, insanlar, hasretlerini de vuslatlarını da "sevgi" sözcükleri ile ifade edegelmişler. Sevmeyi sevilmeyi, olmazsa olmaz ihtiyaçlardan yahut gerekliliklerden birisi ve hatta birincisi olarak görmüşler.
Öte yandan, yaratan ile yaratılanlar arasındaki ilişkilerin odak noktasına da sevgi yerleştirilmiş. Rahman ve Rahim olan Allah ile kulları arasındaki ilişkilerin iyi olduğu dönemlerde, medeniyetler, "sevgi medeniyeti" olmuş; kötü olduğu dönemlerde ise, "kaygı medeniyeti" haline gelmiş.
İşte bu yüzden; sevmeyi terkedenler, sevilmeyi kaybedenler bulundukları çevre ve ortamlarda krize, anarşiye, bunalıma düşmüşler. Huzuru, güveni, barışı arayanlar; sevmeyi ve sevilmeyi yeniden inşa ve ihyâ etmenin niyeti, gayreti içine girmişler.
SEVGİNİN TARİFİ TANIMI
Sevmek; "Bir şeye yahut kimseye karşı ilgi duymak, istekli olmak, ihtiyaç hissi içinde bulunmak" gibi anlamlara geliyor. Sevginin ileri derecesi daha yüksek ve yüce olanı; "aşk" yahut "sevda" gibi kelimelerle, kavramlarla ifade ediliyor.
Allah'ın güzel isimlerinden biri "Vedud". Anlamı ise "Sevmek ve sevilmek". Esmaü'l Hüsna'nın sadece birisi, yani "Vedud" ismi çift taraflı bir anlam içeriyor. Çünkü; Allah(c.c.) hem seviyor, hemde seviliyor yahut sevilmek istiyor.
Klasik kültürümüzde geçen ve "sevgi, bağlılık, muhabbet" anlamına gelen kelimelerden biri de "hubb". Dilimizdeki "mahbub, habib, muhabbet" gibi kelimeler bu kökten geliyor. Allah (c.c.), âlemlere rahmet olarak gönderdiği âhir zaman peygamberi Hz. Muhammed (@)'e "habibim" diye hitab ediyor.
Bu kelimenin bir başka anlamı da "tohum" yahut "çekirdek". Çünkü sevgi; insanın kendisi ve çevresi, yani ilişki içinde bulunduğu herkes ve herşey için, ağartıp aydınlatan bir ışık, yıkayıp arındıran bir rahmet, birleştirip bütünleştiren bir bağ, besleyip büyüten bir gıda, üretip çoğaltan bir tohum, kazandırıp zengin eden bir sermaye demek.
SEVGİNİN GÜCÜ
Bazı şeyler, verdikçe azalır. Bazıları ise, paylaştıkça, ikram ettikçe çoğalır. Sevgi, harcadıkça artan, dağıttıkça çoğalan bir sermaye gibidir. Samimiyetle sarfedilen, ikram edilen, sevgi; saksılardan seralara, tarlalardan ovalara yayılan bir bolluk ve bereket gibi bire yediyüz verir.
Halil Cibran'ın deyimiyle, "Sevginin erişemeyeceği hiçbir uzaklık yoktur". Sevgiyle yola çıkan her yolcu; engelleri aşar, menzillere ulaşır, aradığını bulur. Sevgiyle kaynayan öze, sevgiyle bakan göze, sevgiyle söylenen söze ağaçlar, taşlar, kurtlar, kuşlar bile meyleder. Sevginin çaldığı tüm kapılar açılır ve "Buyurun efendim, hoş sefalar getirdiniz" der.
AİLEDE SEVGİ
Dinimizin ve dünya görüşümüzün ölçülerine göre; yetkileri kullanma, sorumlulukları üstlenme, imkanları dağıtma, ihtiyaçları giderme konusunda öncelik ve önem sırası yakından uzağa doğrudur. Dolayısıyla, sevme ve sevilme olgusunun öncelikle yaşanması ve yaşatılması gereken yer, aile kurumudur.
Sevginin en yüksek ve yüce olanının yahut olması gerekeninin muhatabı, Alemlerin Rabbi olan Allah'tır. İşte bu en yüksek ve yüce olan sevgi yahut sevgili ile aile efradına duyulan yahut duyulması gereken sevgi arasında yakın bir ilgi ve irtibat vardır.
Muhiddin Arabi, İlahi Aşk adlı eserinde: "Bir kişi Allah'ı seviyorsa, bunun ilk belirtisi eşini ve çocuklarını sevmesidir. Yahut, bir kişinin eşini ve çocuklarını çok sevdiğini görüyorsanız, bunun kaynağı Allah'a olan sevgisidir" diyor. Kadim kaynaklardaki sahih bilgilere göre. Allah ve Resulü, aile efradına duyulan sevgiyi ibadetlerin en yüksek ve yüce olanlarından birisi sayıyor.
Ailede sevginin türleri yahut çeşitleri; eş sevgisi, evlat sevgisi, annebaba sevgisi, kardeş sevgisi, akraba sevgisi olarak özetlenebilir. Yansımaları, yani uygulama alanları ve biçimleri ise; güzel söz söylemek, güler yüz göstermek, iyi davranmak, nazik ve kibar bir biçimde hitab etmek, sevdiklerini sevmek, değer verdiklerine değer vermek, sevinçlerini ve kederlerini paylaşmak, onlar için fedakarlık yapmak, gerektiğinde sabır ve anlayış göstermek, hediye etmek, ikramda bulunmak, özür dilemek, teşekkür etmek, ilgi göstermek, iletişim kurmak... gibi başlıklar altında sıralanabilir.
SEVGİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Sevgi bir rahmet ve bereket olduğuna, sunuldukça büyüyüp çoğaldığına göre; örtülüp saklanması gereken bir şey değil, açığa vurulup ifade edilmesi gereken bir fazilettir. Nitekim, her hususta rehberimiz, önderimiz olan Peygamber (@) ashabı kiramdan birini çok sevdiğini söyleyen bir kimseye, "Gidip ona söyle. Senin kendisini çok sevdiğini bilsin" demiştir. Ancak, geçmiş zamanlarda olduğu gibi, günümüzde de sevginin önünde bir takım uzun ve yüksek atlamak engeller bulunmaktadır. Yerleşik hale gelmiş bazı örflere, âdetlere ve geleneklere göre; eşlerin birbirlerine yahut çocuklarına karşı duydukları sevgilerini, ilgilerini başkalarının yanında dil ile veya hal ile ifade edip açığa vurmaları; ayıp, günah ve hatta hakaret olarak görülmektedir.
HAYDİN SEVGİYE
Şurası muhakkak ki; aile fertleri olarak, bizler birbirimizden hoşnut kalmadan, Rabbimiz bizden razı olmayacak. Birbirimizi sevgiyle kucaklayıp kaynaştığımızda, hayatın çekilmeyecek kahrı kalmayacak.
O halde haydin sevmeye kendimizden ve yakın çevremizden başlayarak, Yaratan'ı ve yarattıklarını açık, net, kesin ve coşkulu bir biçimde sevip; dilimizle, halimizle olabildiğince belli edelim.
Şu küçük ve büyük dünyamızın üstüne sevgimizi yağmur gibi yağdırarak, güneş gibi çağdırarak; başta evimiz ve ailemiz olmak üzere, içinde bulunduğumuz tüm çevre ve ortamları, cennet bahçelerinden bir bahçe haline getirelim.
Zekeriya-Saliha ERDİM

1 yorum:

MAVİ TUTKU dedi ki...

Ne kadar güzel yazmışsınız herşeyi..üstüne söylenecek hiç birşey kalmamış.

Rabbim herşeyi insan gibi yaşamayı nasip etsin, insan sıfatına ve en güzele yakışan şekilde..

Kıvanç için ben de çok üzüldüm..ailenin çırpınışı hala gözlerimin önünde..:( Allah(c.c.) kimseye bu acıyı yaşatmasın desekde
herşey O'nun elinde..