İnsanları gerçek anlamda iyiliğe ulaştıracak olan
temel ahlak özelliklerinden birisi “fedakârlıktır”. Gerçek anlamda fedakârlık;
insanın Allah rızası için değer verdiği şeylerden hiç düşünmeden ve seve seve
feragat edebilmesi, vazgeçebilmesidir.
Bir gün pencereden baktınız. Çok sevdiğiniz bir
arkadaşınızın evinde yangın çıkmış. Ya da her yeri sel almış, herkesin evi
sular altında kalmış, yardım isteyenlerin sesleri kulaklarınızda yankılanıyor.
Yahut Suriye'den gelen bir mülteci ailenin sizin yaşlarınızdaki çocukları bu
kışın ortasında sadece bir gömlek ile ayaklarında çorap dahi olmadan yaşamak
durumundalar. Siz pencereden bu tabloyu seyredip, sıcacık odanızda, hazırlanan
kahvaltıyı yiyip çayınızı yudumlamaya devam ediyorsunuz, ilerleyen dakikalarda
bu zor durumların nereye varacağım düşünmeden. Siz rahatsınız ya, mühim olan bu
çünkü. Ertesi gün okulunuza kalın paltonuzla giderek, yüzünde bandaj sarılı
vaziyette olan arkadaşınızı görünce "nasıl yandı eviniz de öyle, geçmiş
olsun çok üzüldüm" deyip oturursunuz sıranıza. Kim bilir selden dolayı
tahrip olunca, belki gidecek bir okulunuz da kalmamıştır artık...
Buraya kadar yazılanları okuyunca "hayır bu
gidişatta bir yanlışlık var* dediniz değil mi arkadaşlar? Zira yaratılmışların
hayırlısı olan, Rabbinin kendisine sürekli merhamet nazarı ile baktığı, iyilikler
ihsan ettiği ve bu güzellikleri de başkaları ile paylaşması için verdiği insan,
eğer böyle bir davranış sergilerse durum çok acıklı demektir. Çünkü bencillik
insanın kendine hapsolmasıdır. Eline geçen her şeyi bu hücreye tıkar bencil
insan. Eline geçen her şeyi toprağa gömen, ölünce de o şeylerin yanma gömülmeyi
isteyen insanın misali, durumu çok abestir. Bu mahkûmiyetten kurtulmadıkça
insanın ne kendine bir hayrı olur, ne de başkasına...
O halde başta kendimize ve akabinde başkalarına bir
yararımız olsun istiyorsak, sahip olduğumuz, en kıymetlilerimiz addettiğimiz
her ne varsa, bunları toprağa gömmek istemiyorsak paylaşmayı ve başkalarının
iyi olması için sahip olduklarımızı feda edebilmeyi, isteklerimizden
vazgeçebilmeyi ahlak haline getirmeliyiz. Bunu yaparken zaten sahip
olduklarımızın bize ait olmadığını, emaneten verildiğini unutmazsak hedefe daha
kolay ulaşabiliriz.
Rabbimiz "Sevdiğiniz, şeylerden infak edinceye
kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu
bilir. ' A!i İmran Suresi, 92. ayet) buyurarak gerçek fedakârlığın nasıl
olması gerektiğini açıklıyor. İnsanları gerçek anlamda iyiliğe ulaştıracak olan
en temel ahlak özelliklerinden biri "fedakârlıktır". Gerçek anlamda
fedakârlık; insanın Allah rızası için değer verdiği şeylerden hiç düşünmeden
ve seve seve feragat edebilmesidir. Sonsuz güç sahibi Yüce Rabbimiz için
gerektiğinde her türlü zorluk ve sıkıntıyı göze alabilmesi, bu konuda elinden
gelenin en fazlasını yapabilecek şevk, azim ve iradeyi kendisinde
bulabilmesidir. Kendi menfaatleriyle, Allah rızası arasında seçim yapması
gerektiğinde kendi çıkarlarından vazgeçebilmesi, bu uğurda maddi manevi her
türlü özveride bulunabilmesidir. Fedakârlığın zirvesine ise en çok önem
verdiğiniz şeyi feda ettiğiniz, en çok sevdiğiniz şeyden vazgeçtiğiniz zaman
ulaşabilirsiniz.
Her insanın içinde başardı ve önde olma, yatırım
yapma, sevme ve sevilme gibi arzular vardır arkadaşlar. Mühim olan bu istekleri
doğru yönlendirerek bu dünyada ve ahirette kazananlardan olmaktır. Başarılı
ve önde olmak isteyen boş zamanını dersleri için sarf ederek ilerde önemli bir
meslek sahibi olup başarılı, çok yatırım yapan, hep kazanan birisi olmayı
amaçlarsa bu isteğini yanlış yönlendirmiş olur. Ama ahlakça en önde olmayı
hedefler, Allah'ın verdiği akıl nimeti de «umarım iyi değerlendirerek
başkalarına yardım etmeye de fırsat bularak- derslerine çalışmaya devam eder-,
meslek sahibi olunca mesleğini insanlık yararım kullanmayı, kazandıklarını
paylaşarak ahiret yurduna yatırım yapmayı niyetine alırsa, iste o zaman ruhu
da, bedeni de, zihni de ferah bulmuş, dünyası da ahireti de kurtulmuşlardan
olur.
Unutmayalım arkadaşlar! Hayata gözlerimizi
açtığımızda kulağımıza fısıldanan ezan sesi, dokusunda 14 asırlık bir
fedakârlık destanını taşır. O halde bizlerin de ibadet hayatımızın düzgün olması
için yapacağımız fedakârlıklar, gelecek nesillerin daha yaşanılabilir bir dünya
ile buluşmalarına zemin hazırlayacaktır.
Bugünden itibaren, kendimize bir iyilik yapmak için
kendimizden çok kendimiz dışındakileri düşünmeye başlayalım sevgideğer okurlar.
Esen kalınız...
Ribat Dergisi Ailemiz Çocuk | Şubat 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder