En Sevgili'ye…
Sen ki; âlemlere rahmet, inananlara merhamet, Allah'a kul ve resul, günahkâr ve tövbekârlara umut, ümmetine hatta tüm insanlığa şeref olarak gönderilen rahmet, mağfiret ve izzet peygamberisin.
Sen ki; incinmiş, küçük düşürülmüş, ruhen ve bedenen çökmüş, gözü yaşlı kadınların kurtarıcısı, insanlığın ve âlemlerin efendisisin.
Sen geldin, müjde geldi. Umutlar yeşerdi. Rahmetini, adaletini, sevgini, bereketini saçarak geldin. Dünyayı ve insanlığı şereflendirdin.
Rahmet verdin, şefkat ettin, sevgi verdin. Senin nurunla aydınlandı dünya.
Dünyadaki tüm çirkinliklere inat, Seni, sevgini düşünüyor ve yeni ümitlerle besleniyoruz. Sen ve senin getirdiğin gül kokulu müjdeler zor zamanların en güzel armağanları bizlere. Günahlarımızın derdiyle, hasretinin yangınıyla, Aşkının ateşiyle, Sana ümmet olmanın sevinciyle arz ediyoruz halimizi.
Ümmetin zulüm görüyor, yerlerinden yurtlarından ediliyor, öldürülüyor, yetim bırakılıyor. Ümmetin ağlıyor sahipsizlikten. Müslümanlar inim inim inlerken ümmetin tepkisiz. Mazlumlar çaresiz, Mü'minler sessiz. Kimse yok gözyaşlarını silecek.
Ümmetin seni özlüyor, sana hasret Ya Resulallah! Bu hayâsız zulüm karşısında tesellini arıyor İslam alemi. Kurtlar sofrasında kuzu oldu inananlar.
Zor zamanlarda yaşıyoruz velhasıl. Koca kâinat yasa bürünmüş, cehalet ve sapık inançlarla kararan ruhlar senin aydınlığını arıyor. Sevgiyi unutmak üzere olan insanlığa yeniden sevgiyi anlatabilmek için sevdalandık sana. Katılaşmış kalplere Senin merhametini hatırlatabilmek için sevda kılıçlarını kuşandık.
Zulmün yerküreyi kapladığı zamanda senin merhametini özledik, zalimlerin başlarımıza kara bulutlar gönderdiği zamanlarda senin sabrını özledik. Zenginin fakiri gözetmediği zamanlarda senin cömertliğini özledik. İnsanlık Seni özledi, özledik seni ey Allah'ın Resulü…
İnsanların fevç fevç yanlışa itildiği, milli, manevi değerlerin yok olduğu, gayri meşru işlerin normal karşılandığı ve bütün bunların "medeniyet" adı altında toplandığı bir cahiliyeyi yaşıyoruz. Bozuk pusulalarla doğruyu bulmaya çalışan insanlar şaşkın!
Ey rahmeti bol, sabrı geniş, yüzü nur, âlemlere ışık saçan rahmet Peygamberi…
Ey Hz. İbrahim'in duası, Hz. İsa'nın müjdesi, Hz. Amine'nin rüyası İki cihan güneşi, gönlümüzün sultanı…
Ey ihsan ülkesinin hâkimi, şefkat denizinin sahibi, bütün cihanın ümidi…
Ey fazilet güneşi, hidayet meş'alesi olan peygamberim…
Ey başımın tacı, derdimin devası, gönlümün ilacı Efendim… Halimizi bir bilebilsen.
Ümmetin manayı bırakıp maddenin esiri oldu. Dünya nimetleri başımızı döndürmüş; düşüncelerimize, ufkumuza, gönlümüze hâkim olmuş. Dizginleri eline alıp insanları esiri etmiş. Fani mesken tutunmuş, kuralları kural edinmiş. Terkedilmiş ibadetler, boş verilmiş uhreviyat.
Ümmetin makam, mevki, mal, itibar peşinde koşuyor. İnsanları ağlatanlar, ağlatmaktan zevk alır oldu. Fakir fukara ne halde, hiç kimse sormaz oldu. Mevki sahipleri gelecek adına haksızlığa göz yumuyor.
Sokaklar günah kaynıyor. Riya, kin, öfke, yalan her ne illet varsa akıl çelici, salgın bir grip gibi bulaştı ümmetine. Vatan, millet, din bütünlüğü yerine; ırk, dil, mezhep ayrılığı geldi. Kardeşlik bozuldu. Müslümanlar arasında nifak had safhaya ulaştı.
Ümidimizi yitirmek hiç yakışmasa da bizlere, içimizdeki vaveylalar artan bir çığ gibi. Bazen düşüveriyoruz istemesek te yeislere. Yine yaş düşüyor yanaklarımıza. Yas düşüyor yine kalbimize.
Vuslatı bekliyoruz bütün kötülüklere inat.
Tüm çirkinliğe inat senin o sonsuz güzelliğini düşünüp güzel görebilmek. Zor olsa da imkânsız olmuyor seni tanımakla. Seni hissetmekle ve Allah'ın lütfettiği güçle.
Senin varlığın ümitsizliği, isyanı, hayâsızlığı, kötü olan her şeyi yok etti. Çorak gönüller seni sevdi de gülşene döndü. Sabırda, cömertlikte, sözünde durmada, vefada, merhamette, tevazuda, adalette, bağışlamada, insanlarla olan muamelelerde kimse Senin gibi olamıyor.
Sensiz bu âlemin tadı yok ey Allah'ın Resulü. Yerküre Seni ve Senin güzelliğini özlüyor, Ya Resulallah!..
Ey eskimeyen ve solmayan biricik renk…
Ey cömertlik denizinin avuçlarında dalgalandığı Resul-i Ekrem…
Ey rahmet peygamberi…
Ey kâinat sedefinin incisi…
Ey müminlerin yüzünün akı, gözünün nuru olan emin peygamber…
Ey Meleklerin hayâsına gıpta ettiği sevgililer sevgilisi…
Ey güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilen, yaratılmış en güzel insan…
Ey gül medeniyetinin mimarı, iki cihan serveri…
Ey kalemin ve kelâmın anlatmakta aciz kaldığı…
Ey Hak yolunun güneşi…
Ey Allah'ın Habibi…
Ey en sevgili…
Kararmış dünyamıza gel… Gel ki aydınlansın her yer… Gel ki çekip gitsin zulüm.
Kor bir ateş gibi gönlümüzdeki özlemi söndür. Söndür ki felah bulsun tüm insanlık…
F. BURAK KAREN
31 Temmuz 2008 Perşembe
ÖZLEDİK SENİ EY SEVGİLİ
Etiketler:
Yazılarımız
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder