11 Şubat 2009 Çarşamba

BİN MİSKET


Yaşadıkça Cumartesi sabahlarından daha fazla zevk alıyorum. Belki de bunun nedeni ilk uyanan kişi olmanın getirdiği sessiz yalnızlık ya da işte olmak zorunda olmamanın sağladığı sınırsız mutluluktur. Her iki durumda da, Cumartesi sabahının ilk birkaç saati en çok zevk aldığım anlardır.

Birkaç hafta önce bir elimde bir fincan kahve, öteki elimde gazete ile mutfağa doğru gidiyordum. Sıradan bir Cumartesi sabahı ile başlayan gün, yaşamın zaman zaman bize verdiği derslerden biri durumuna geldi. Size anlatayım: Cumartesi sabahları yayınlanan bir sohbet programını dinlemek için radyonun sesini açtım. Altın sesli, yaşlı bir adamın konuştuğunu duydum.

Birisiyle ‘Bin misket’ hakkında konuşuyordu. Söylediklerini merakla dinlemeye başladım.

‘İşinle meşgul gibi görünüyorsun. Eminim iyi maaş alıyorsun. Ama aileden ve evinden bu denli uzak olmak dayanılmaz olmalı. Genç bir adamın iki yakasını bir araya getirmek için haftada altmış ya da yetmiş saat çalışmak zorunda kalmasına inanmak gerçekten zor. Kızının dans gösterisini kaçırmış olmak gerçekten çok zor’ dedi ve devam etti: ‘Sana bir şey anlatacağım. Bu şey, bana önceliklerim konusunda daha iyi bir bakış açısına sahip olmamda yardım etti.’ Ve ‘Bin misket’ kuramını açıklamaya başladı: ‘Bir gün oturdum ve biraz aritmetik yaptım. Ortalama bir kişi yetmiş beş yaşına kadar yaşar. Biliyorum, kimileri daha çok kimileri de daha az yaşar. Ancak, ortalamada insanlar yemiş beş yaşına kadar yaşar. 75’ i 52 ile çarptım ve ortalama ömre sahip bir insanın tüm yaşamında sahip olacağı Cumartesi sabahı sayısı olarak 3900 rakamına ulaştım. Şimdi beni iyi dinle. En önemli bölümüne geliyorum. Tüm bunları ayrıntılı olarak düşünmeye elli beş yaşımda başladım.’

Altın sesli, yaşlı adam sözlerine şöyle devam etti:

‘Bu yaşıma dek iki bin yüz seksenin üzerinde Cumartesi yaşadım. Sonra düşünmeye başladım, eğer yetmiş beş yaşına dek yaşarsam, yaşayacağım Cumartesi sayısı yalnızca bin adet olacak.’

‘Bir oyuncak dükkanına gittim ve dükkandaki tüm misketleri aldım. Bin adet misketi bir araya getirmek için üç tane daha oyuncak dükkanını ziyaret ettim. Bunları eve getirdim ve atölyemdeki radyomun yanında duran büyük, şeffaf bir kabın içine doldurdum. O günden sonra, her Cumartesi bir tane aldım ve attım. Misketlerin azaldığını görünce, yaşamımdaki önemli şeyleri daha fazla başladım. Hiçbir şey, dünyadaki zamanımızın akıp gittiğini seyretmek denli önceliklerinizi düzene sokmanıza yardım edemez.’

‘Programı kapatmadan ve güzel eşimi sabah kahvaltısı için dışarıya çıkarmadan önce şimdi size son bir şey daha anlatacağım.’

‘Bu sabah kabın içindeki son misketi de aldım. Eğer önümüzdeki cumartesiye dek yaşarsam, bana biraz daha zaman verilmiş olacak. Hepinizin kullanabileceği bir şey biraz daha fazla zamandır.’

‘Seninle konuşmak çok güzeldi. Umarım sevdiklerinle biraz daha zaman geçirirsin ve umarım bir gün tekrar görüşürüz.’

‘İyi sabahlar.’

Hiç yorum yok: