7 Ocak 2009 Çarşamba

FİLİSTİNDE KATLİAM



Ellerimi yorgun kılan attığım taşlar değil
Kan tutmuş bir şafakta,
Kelepçeli kollarıma inan taşlardır
Camları kırık penceremden,
Bir de soğuklar hırpalar vücudumu
Uçan turnalar değil artık gökyüzünde,
İki kaşımın arasında güneşler söner
Kudüs düşlerim gün boyu,
Acımasız bir alev aydınlatır gökyüzünü,
Nükleer başlıklı füzeler
Petrol kokan sömürü saatleridir çalan
Washington merkezli cinayetleri
Perdelenmiş ihanetleri, kim seyreder, ne der,
İşte lekeli bir çağda
Gazze Şeridinden bir çocuk ateşten bir çiçek sunar
Muhacirlerin kampına dönen ey kalbim,
Konuğun kutludur
Eylemden geri durmuşluğun kuşatılmışlığı altında
Ezildiğim günlerde suçluyum
Kudüs’üm benden çalınan sevgili Kudüs’üm
Şimdi senden uzağım, uzak ve ateş çemberinde ruhum
Dünya sunulur bize her gün
Kanatlarını kan sularında yıkamış bir kuş gibi
Tüm vahşetlerini tezgahına sermiş,
Batı Şeria, Gazze, Kudüs, Beyrut derken
Ortadoğu sokaklarında,
Kum taneleri çapında Yahudi virüsleri
Mescid-i Aksa kalır gerilerde yanmış, yenik
Kuşkulu hüznünü demler senelerce
Ah Davut oğlu Süleyman bak ne hallerde mabetler
Emrine amade rüzgarları gönder
Yapılan kazılardan kesik kesik kan sızıyor
Arz sallanıyor duyuyorum
Toprağın damarı çatladı kan kaybediyor
Ah seni anlatamam
Bir gün yıkılırsam korkarım darılırsın bana
İki gözüm ondan değil mahşerde hesaptan korkarım
Acıların intiharlara kayıtlıda olsa ey gerilla doğrul
Varsın ölümlerle geçmesin günün
Bir atlı gelecek oradan inan,
Üzerinde Selahaddinler taşıyan
Kanayan alnına mendilini uzatacak bir atlı
Çünkü biliyorum acılı bir sevda gibisin,
Seni terk ettiğim günden beri
İsterseniz sorun ardımdaki asılı duran resmime
Sadece bakıp ağlıyorum elimde dualarım
Dertlerini ağlatan yanlarınla sundun bir kez daha
Uyuyamam artık,
Uyusam çığlıklar kırmızı renk olur düşlerime
İnsanları sormuyorum ben karşı duracak
Biz neredeyiz ey çağdaşlar,
Demokratlar, Madrit satılmışları
Mutlu aile yuvanızda, çaylı çerezli,
Pastalı börekli sıcak soba başlarında
Renkli görüntülü, uydu antenli ekranlarınızda
Doya doya seyredin, her akşam Filistin’de bir çocuk
Göğsü kalbura çevrilmişte, bir taşla kapanmış toprağa
Kılınız kıpırdamasın,
İnsanlık, demokrasi havariliği yapın
Acıyın, vah vah deyin, kınayın demeçler verin
Sahi siz, lafla peynir gemisi yürütenler
Önce insan olun insan
Ölüme ölümlere bir anlam getirin

Hiç yorum yok: