Her zaman aynı lokantaya yemeğe giden adam ekmeğin az olduğundan yakındı. "Diğer lokantalarda daha fazla ekmek getiriyorlar burada ise yalnızca bir dilim veriliyor" dedi.
Bir sonraki gelişinde adamın masasına dört dilim ekmek getirdiler. Adam yine diğer lokantalarda daha fazla ekmek verildiğini söyleyerek yakınmaya başladı.
Adamın daha sonraki gelişinde adama bir büyük ekmek getirdiler, fakat adam sitemini sürdürdü.
Sonraki gelişinde ekmekleri, kocaman bir sepet içinde getirdiler. Ama adam hâlâ " Başka yerlerde yiyemeyeceği kadar çok ekmek getirdiklerini" söyleyerek sitemine devam etti.
Sonunda lokanta çalışanları adamın bir sonraki gelişine çok iyi hazırlanmaya karar verdiler. Adam için özel bir ekmek yaptılar. Ekmek 2 metre uzunluğunda, 60 santim genişliğindeydi. Adam masada yerini aldıktan sonra dört kişinin taşıdığı ekmeği getirip adamın önüne koydular. Ekmeğin iki ucu masanın yanlarından dışarı taşmıştı. Şef garson kendisiyle gurur duyarak bir adım geri çekildi ve müşterinin bu kez ne söyleyeceğini merakla beklemeye başladı. Adam masasındaki inanılmaz büyüklükteki ekmeğe bakarak söylendi:
" Sonunda yine bir parça ekmeğe döndük yani, öyle mi?"
Bu adam gibi bizlerde gönüllü kaybedenleriz çoğu zaman. Yaşamın adil olmadığına, insanların güvenilmez olduğuna inanırız ve şiddetle sarsılırız. Yaşamın ne denli çekilmez olduğunu herkesin bilmesi gerektiğine inanır ve kendimizi bunu anlatmaya zorunlu hissederiz.
Yaşam bazen adil olmayabilir, kaybedebiliriz. Ama gerçek şudur ki, insanlar kaybeden mi, kazanan mı olacaklarına kendileri karar verebilirler. Kendilerini çaresiz ve zavallı hissedebilirler ya da güçlü olmaya çalışabilirler.
Mutlu insanlar olayları her zaman denetimleri altında tutamayacaklarını öğrenirler ama nasıl tepki gösterebileceklerini bilirler.
Lewis Dunnig şöyle der:
"Yaşamın bizim için anlamını bize getirdikleri ve davranışlarımızla bizim yaşama verdiklerimiz değil, karşılaştığımız olaylara gösterdiğimiz tepkinin bizim üstümüzdeki etkisi belirler."
Mutlu ve kazanan kişi olma hakkınıza sahip çıkmayı unutmayın!
31 Aralık 2008 Çarşamba
KAZANAN OLABİLİRSİNİZ
Etiketler:
Yazılarımız
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder