31 Aralık 2008 Çarşamba

SEVGİLİ ANNECİĞİM


Sevgili Anneciğim, Sevgili Babacığım, Size Bu Mektubu Cennetten Yazıyorum.

Sevgili anneciğim, sevgili babacığım.

Size bu mektubu bu yerden yazıyorum. Burası cennetmiş. Kucağında oturduğum melek öyle söyledi.

O beni seviyor ve benimle ağlıyor.

Kalbim kırık ya... Sizin küçük kızınız olmayı çok istemiştim ya.

Öncesini bilmiyorum. Ama bir gün varlığımı fark ettiğimde çok heyecanlanmıştım.

Loş, ama çok rahat bir yerdeydim.

Ellerimde ve ayaklarımda parmaklarım vardı. Ama oradan çıkabilmem için daha çook gelişmem lazımdı. Olsun! Ben de zamanımı uyuyarak veya düşünerek geçiriyordum.

Anneciğim.

Daha ilk günlerimden itibaren seninle aramızda çok özel bir bağ olduğunu fark etmiştim. Bazen ağladığını duyuyordum. Sen ağlayınca ben de ağlıyordum. Bazen bağırıyor ve sonra ağlıyordun. Babam da sana bağırıyordu. Üzülüyordum. Daha iyi olmanızı ümit ediyordum. Neden o kadar çok ağlıyordun?

Bir gün bütün gün ağladın. Benim de yüreğim ezildi, ezildi. Nasıl bu kadar mutsuz olabilirdin; anlayamıyordum. İşte tam o gün korkunç bir şey oldu. O ılık, emniyetli, rahat odama bir... Bir canavar girdi.

Öyle çok korktum ki... Çığlıklar attım, bağırdım... Gücüm tükenene kadar. O canavar kolumu parçaladı. Öyle çok acıdı ki; sana tarif edemem. Durması için yalvardım. Ama durmadı. O bacağımı koparırken, ben dehşetle bağırmaktan başka bir şey yapamıyordum. Acı içime çökmüştü. Ölüyordum anneciğim.

Yüzünü asla göremeyecek miydim?

Beni ne kadar çok sevdiğini duymayacak mıydım?

Oysa ben senin bütün gözyaşlarını silmek istemiştim. Seni mutlu etmek için neler planlamıştım... Oysa şimdi, bütün hayallerim tuz buz olmuştu.

Artık yerlerinde olmayan kollarım ve bacaklarımın yırtıldığı yerler mi daha çok acıyordu, kalbim mi; bilemedim. Kızın olmayı ne çok istemiştim...

Sanıyorum bu olmayacaktı. Acılar içinde ölüyordum. Ve kim bilir sen ne haldeydin! Ölmeden önce seni ne çok sevdiğimi söylemek istedim anneciğim. Ama henüz senin anlayabileceğin kelimeleri söyleyemiyordum.

Sonra acılarım kesildi. O geldi. Şimdi kucağında oturduğum melek. Bana kollarını uzattı, incitmekten korkarak kucağına aldı. Öyle güzeldi ki... Mutlaka sana benziyordu.

Beni bu güzel yere getirdi: Cennetmiş...

Artık kollarım, bacaklarım hiç acımıyordu. Ama kalbim hâlâ acıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum meleğe.

"Kimdi o canavar?"

"Kürtaj" dedi melek yaşlı gözlerle ve zor duyulur bir sesle.

Sana bu mektubu seni ne çok sevdiğimi söylemek için yazdım anneciğim. Bana inan; yaşamayı çok istedim. İsteğim vardı. Ama gücüm yoktu. Canavar öyle güçlüydü ki... Yaşayabilmem mümkün değildi. Seninle kalmayı çok istediğime inanıyorsun, değil mi? Anneciğim, o kürtaj canavarına dikkat et, e mi?

Görürsen, kaç.

Ve anneciğim, inşallah senin kalbin de benimki gibi acımıyordur.

Seni çok seven bebecik kızın.

Hiç yorum yok: