26 Ağustos 2008 Salı

NEFES ALMAK



Hayatın yoğun temposuyla dolu dizgin giderken durup mola vermek istersiniz ya..
Ya da her şey üst üste gelir de “İmdat!” demekle kurtulmayı dilersiniz. Hani bazen yaşamınızın sorunlar yumağı olduğunu fark eder de çözmek için didinip durursunuz. Geriye dönüp baktığınızda bir arpa boyu yol alamadığınızı üzüntüyle anlarsınız. Böyle zamanlarda birkaç günlük kısa tatiller de işe yaramaz olur. Çünkü nereye gidilirse gidilsin aklımızdaki sıkıntıları da yanımızda götürüyoruzdur. Gece gibi olmuştur hayat bize. Ne yaparsak yapalım karanlığın içinde görünmez olur.
İşte ben tam da bu anlarımda nefes almanın ayrıcalığından yararlanıyorum. Hem en kolay yol da bu değil mi? Üstelik sabır eşiğimizi de yükselttiğini düşünüyorum. Görünen manzarada neyin eksik ya da fazla olduğu, neyin iyi ya da kötü olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor. Ortalığı yakıp yıkmadan, öfkemizi doğru yerlere kanalize etmemize sebep olurken, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan en az zararla çıkmamıza da vesile oluyor. Derin bir iç çekiş tepeden tırnağa kadar kişiyi rahatlatırken olaylara başka açılardan bakabilmek adına zaman da kazandırıyor.
Şanslıyım çünkü nefes alıyorum. İsteklerimi yerine getirebilmek için temelde ihtiyaç duyduğum tek şeye sahibim. Aldığım her nefes beni amaçlarıma bir adım daha yaklaştırıyor.
Minnet duyarak alıyorum her nefesi…
Taa ki bir gün nefes alma ayrıcalığımı yitirinceye kadar.

Hiç yorum yok: