26 Ağustos 2008 Salı

YAŞAM



Bir kutu dolusu "YASAM" gönderiyorum sana, sade bir kurdeleyle süslenmiş.
Çöz kurdeleyi ve kaldır yavaşça kutunun kapağını...
Kocaman bir fırça ve bin renk koydum kutuya. Bir cennet resmi yapip icine gir diye...
Düşler serpiştirdim gizlice, düş kurmayı unutma diye.
Bir tane de elma şekeri yerleştirdim, içindeki çocuğu yeniden tadabil diye...
Güneşin batisini, billur suyun sesini, kırmızı gelinciklerin saflığını,
Taze ekmeğin kokusunu ve bir gülümsemenin sıcaklığını sığdırdım,
Ruhlarımız aç kalmasın diye. Kutuya biraz da sevecenlik koydum güçlü ol diye,
Çünkü acımasız olan güçsüzdür. Beyaz bir güvercin uçup kendi kondu kutuya, barış ve özgürlüğü sunmak için...
Bir buket sevgi, bir yudum ask ve yârim bir elma da ben koymadan edemedim paylaşmayı hatırlayalım diye...
Sevdiklerimize onları sevdiğimizi söylemek için yarını beklemeyelim, hemen simdi yapalım bunu diye...
İçtenliği, umudu, neşeyi, bağışlayıcılığı, Öz güveni, açık yürekliliği unutmadım, ben'in dışına çıkıp biz'e ulaşabilelim diye...
Son olarak da bir kart ilistirdim kutuya. Bak bu kartta neler yazıyor: "Bu kutunun kapağını her kaldırdığında,
Yaşamla ilgili yepyeni şeyler keşfedeceksin. Yasamak için yarını bekleme,
Al yaşamı kollarının arasına ve sımsıkı sarıl. Yasamdan yalnızca almak yerine ona bir şeyler ver.
Kısacası bütünüyle insan ol. Unutma, yasam dokuması henüz tamamlanmamış,
Olağanüstü güzellikte bir duvar halısıdır ve sana ait olan küçücük boşluğu yalnızca sen doldurabilirsin."

Hiç yorum yok: