13 Ağustos 2008 Çarşamba

TAŞ YONTUCUSU



Bir zamanlar dağda, kızgın güneş altında mermer taşlarını yontmaktan bezmiş bir mermer yontucusu varmış. “Bu hayattan bıktım artık!Yontmak! Devamlı mermer yontmak! Öldüm artık! Üstelik bir de bu güneş, hep bu yakıcı güneş! Oh, onun yerinde olmayı ne kadar çok isterdim, orada yükseklerde her şeye hakim olur, ışınlarımla her tarafı aydınlatırdım” diye söylenir dururmuş. Bir mucize olarak dileği kabul olmuş ve yontucu o an güneş olmuş. Dileği kabul edildiği için çok mutluymuş. Fakat tam ışınlarını etrafa yaymaya hazırlandığı sırada ışınlarının bulutlar tarafından engellendiğini fark etmiş: “Basit bulutlar benim ışınlarımı kesecek kadar kuvvetli olduklarına göre benim güneş olmam neye yarar?” diye isyan etmiş. “Madem ki bulutlar güneşten daha kudretli, bulut olmayı tercih ederim” demiş. Hemen bulut olmuş. Dünyanın üzerinde uçuşmaya başlamış. Oradan oraya koşturup yağmurlar yağdırmış. Fakat birden ortaya çıkan bir rüzgar bulutları dağıtmaya yetmiş. “Ah! Rüzgar geldi beni dağıttı, demek ki en güçlüsü o. Öyleyse ben rüzgar olmak istiyorum” diye karar değiştirmiş. Rüzgar olmuş ve dünyanın üzerinde esip durmuş. Fırtınalar estirmiş, tayfunlar meydana getirmiş. Fakat birdenbire önünde kocaman bir duvarın kendisine engel olduğunu görmüş. Bu sağlam duvar bir dağmış. “Basit bir dağ beni durdurmaya yettiğine göre benim rüzgar olmam neye yarar?” diye düşünmüş. Bu sefer de dağ olmuş ve o anda içindeki bir şeyin ona durmadan vurmakta olduğunu hissetmiş... Kendinden daha güçlü olan onu içinden oyan şey küçük bir mermer yontucusuymuş. Kıssadan hisse; zayıf olan kimse yoktur, ancak kendisini küçük gören ve küçümseyenler vardır.

Hiç yorum yok: