21 Ağustos 2008 Perşembe

YILANCI



Yılancının Donmuş Bir Ejderha’yı Ölü Sanarak İple Bağlayıp Bağdat’a Getirmesi
Adamın (yılancının) biri geçimini sağlamak için yılan arar, bulduğu yılanı halka göstererek para kazanırdı. Yine bir kış günü, kar-kış demeden dağdan dağa dolaşmakta seyirlik iri bir yılan arayıp durmaktaydı. Derken bir dağda ölmüş iri bir yılan gördü. Bu yılanın ölmüş şekli bile yılancının içini korkuyla dolduruyordu. Yılancı, o şiddetli kış mevsiminde yılan ararken bu koskoca ejderhayı bulmuştu.
Yılancı, halkı hayretlere düşürmek için dağdan o yılanı buldu. Aslında insanoğlu kendini değerini bilemedi. Allah onu yaratıkların şereflisi olarak yarattı. Dağda , yılan da bu yüzden ona hayranken, hayranlık duyacak basit, değersiz şeyler arar.
Her neyse, yılancı, o ejderhayı tutup halkı hayrete düşürmek için Bağdat’a geldi. Birkaç para elde etmek için o çadır direği gibi ejderhayı çekip sürükledi. Halka, “Ölü bir ejderha getirdim. Avlamak için ne zahmetler çektim.” diye övünüyordu. O, ejderhayı ölü sanıyordu. Fakat iyi dikkat etmemişti; ejderha diriydi. Kıştan, soğuktan donmuştu. Diriydi ama ölü gibi görünüyordu. Yılancı yılanı nehir kıyısına koydu. Bağdat şehrinde bir gürültüdür, koptu.
“Bir yılancı ejderha getirmiş, acayip görülmemiş, mefret bir şey. Nasıl da avlamış?” diye hayretlerini dile getirdiler. Yüz binlerce ahmak adam toplandı. Ahmaklıklarından onlar da yılancı gibi yılana avlandılar. Onlar, yılanı görmek için bekleşiyorlardı. Yılancı da halk iyice toplansın, kalabalık artsın da elime çok para geçsin, diye düşünüyordu. Kalabalık o kadar çoğaldı ki adım atacak yer kalmadı. Erkek kadına karıştı. Yılancı yılanın üstündeki kilimi kımıldattıkça halk, parmaklarının ucuna basıp boyunlarını uzatıyordu. Ejderha ise, zemheriden donmuştu. Bir yığın kilimin altındaydı. Yılancı ihtiyatı elden bırakmamış, onu kalın iplerle bağlamıştı. Fakat halkın toplanmasını beklerken epeyce bir zaman geçmiş, Irak Güneşi yılanın üstüne vurmuştu. Güneş epeyce ısıtınca vücudundaki don çözülmüştü. Bu müddet zarfında ölü bir halde bulunan ejderha dirildi, kımıldamağa başladı. Ölü yılanın kımıldadığını görünce halkın hayreti bir iken yüz bin oldu. Şaşkınlıklarından naralar atarak hep birden kaçışmağa koyuldular.
Halkın gürültüsünden de ürken ejderha iplerini çatır çatır koparıp kilimlerin altından çıktı. Kaçışan halk birbirini çiğnedi, meydan yüzlerce ceset doldu. Yılancı korkusundan yerinde katılıp kaldı. Ejderha da o ahmağı bir lokmada yutuverdi. Sonra bir direğe sarılıp kendisini sıktı karnındaki herifin kemiklerini çatır çatır kırıp öldürdü. İnsanın nefsi de bir ejderhadır. Onu ayrılık karları altında tut ki donsun, canlanmasın. İhtiyatı elden bırakır da şehvet güneşiyle ısıtırsa seni de yutar, senin selametini de... ejderhayı Musa (AS) öldürür. Onun için Musa (AS) ahlaklı ol.
(Mesnevi, III, Sh: 79-86; beyit, 976-1075)

Hiç yorum yok: